22 05 2012
Hayatının ilk beş senesinde sevgi ve şefkatten yoksun, sağlıksız bir aile ortamı içinde büyüyen bir çocuğun daha sonraki yaşlarda disiplinsizce yetiştirilmesi çocuğun narsisistik kişilik bozukluğu geliştirmesinde büyük rol oynar. Muhammed'in narsisistik kişilik bozukluğunu ilerleyen yaşlarında çok rahat bir şekilde görebilmekteyiz. Muhammed'in Narsisistik kişilik bozukluğu hakkında okumak için lütfen buraya tıklayınız.
Muhammed çocukluğunda yalnızdı. Diğer çocuklardan uzak durmayı isterdi. Hatice ile evleninceye kadar yapayalnız bir hayat sürdü. Derken gençliğinde bir gün Muhammed'in başına talih kuşu konar. Arap yarımadasının en zengin ve en güçlü kadını o'na evlenme teklifinde bulunur. Böyle bir teklif karşısında Muhammed neye uğradığını şaşırır ve teklifi tereddütsüz kabul eder;
Teklifi getiren Hz. Hatice'nin yakın arkadaşı Münye kızı Nefise ile Peygamberimiz (s.a.v.) arasında şu konuşma geçti:
"Ey Muhammed, seni evlenmekten alıkoyan şey nedir?"
"Elimde evlenecek kadar param yok."
"Eğer bu temîn edilse ve sen, mala, güzelliğe, şeref ve denkliğe dâvet edilsen icâbet eder misin?"
"Kimdir bu?"
"Hüveylid in kızı Hatice."
"Ama, bu nasıl olabilir?"
"Orasını ben bilirim."
"O halde, ben de kabul ediyorum."[1]
İslam dininin ortaya çıkmasında Hatice'nin rolü sanıldığından daha da büyüktür. Hatice'nin Muhammed üzerindeki etkisi alttan alınamayacak kadar büyük boyuttaydı. Hatice olmasaydı, belki de İslam'da olmayacaktı.
Kaynaklardan öğrendiklerimize bakarak diyebiliriz ki Hatice, genç kocasına adeta tapıyordu. Muhammed, Hatice ile evlendikten sonra bir gün bile çalışmadı. Evlenişlerinden sonra Hatice'nin işi gitgide kötüye gidiyordu. Eve ekmek getiren Hatice, çocuklara bakan yine Haticeydi. Muhammed'de zaten Hatice'nin gözünde bir çocuktu. Muhammed çoğu zaman mağarasına gider, erzağı bittiğinde eve döner ve yine tekrar mağaraya geri dönerdi.
Hatice evde oturup tam on tane çocuğa bakmakla uğraşıyordu. Açıkçası bu durumdan hiçte rahatsız değildi. Ev işleri, çocuklara bakmak, onları ve tıpkı diger cocukları gibi sorumsuz Muhammed'i doyurmak adeta hoşuna gidiyordu.
Peki neden? Neydi bu fedakarlığın sebebi?
Çünkü Hatice'nin de tıpkı Muhammed gibi kendi kişilik bozuklukları vardı. Hatice, "İlişki bağımlısı" bir kadındı. Tıp dilinde bu kişilik bozukluğu "Bağlaşık Kişilik" veya "Bağlaşıklık" olarak bilinmektedir.
Ankara Üniversitesi Psikiyatrik Kriz Uygulama ve Araştırma Merkezi'nin akademik bir araştırması bize bu bilgileri aktarıyor;
Bağlaşıklık özellikle bir aile hastalığı olarak alkol ya da madde bağımlısı, aşırı dindar ya da kronik hastalıklı üyesi olan fonksiyonel olmayan bir ailede yaşamaktan kaynaklanan kişiliği etkileyen bir hastalık olarak kabul edilmektedir. Bağlaşık kişi kendine bakmayı öğrenme yerine kendi yararına başkalarına bakmayı ve kontrol etmeyi öğrenir. Alkol bağımlısının bulunduğu fonksiyonel olmayan ailede eş ve tüm aile üyelerinin hatta bağımlı kişinin bağlaşık semptomlara sahip oldukları belirtilir.[2]
Üstteki paragraf bize diyor ki, Bağlaşıklık ailevi bir hastalık türüdür. Hastalık genelde diğer aile bireylerinden öğrenilir.
Hatice babasının biricik kızıydı. Hatice'nin babası Hüveylid, erkek çocukları olmasına rağmen en çok onun üzerine didinirdi. Hüveylid ticaret işlerini bile Hatice ile yürütürdü. Hatice bağlaşıklıği kendisi üzerine bu derece didinen babası Hüveylid'den öğrenmiştir. Hatice Arabistan'in zengin ve başarılı erkeklerinden kendisine gelen evlenme tekliflerini teker teker reddetmiştir.
Akademik araştırmadan diğer bir alıntı;
Bağlaşık kişilik ,kendibaşına var olamayan, duygusal yönden başkalarına sürekli olarak bağlanmış; mutluluklarını, değerlerini ilişki içinde oldukları bireylerin gözünde, sözünde, davranışında arayan; sürekliolarak başkalarının algılamalarına ve değerlendirmelerine bağlanan bireylerdir. [3]
Üstteki paragraf bize Hatice'nın neden zavalli, yetim, parasız Muhammed'e bir görüşte aşık olduğunu çok açık bir şekilde ispatlıyor. Bağlaşıklık hastalığı olan kişiler sevgiyi, acıma hissi ile karıştırırlar. Hatice daha önce hiç konuşmadığı, doğru dürüst tanımadığı işçisi Muhammed'in zavallılığına aşık olmuştur.
Yukarıda alıntıladığım 2 no'lu kaynakta "Bağlaşıklık özellikle bir aile hastalığı olarak alkol bağımlısı üyesi olan bir ailede yaşamaktan kaynaklanan kişiliği etkileyen bir hastalık olarak kabul edilmektedir." deniyor.
Peki Hatice'nın ailesinde yaşayan alkol bağımlısı kimdi?
Müsned adlı eserinde İmam Ahmed, Ebû Kâmil, Hammâd, Am-mâr b. Ebî Ammâr yolu ile İbni Abbas (r.a.)ın şöyle dediğini anlatır;
Rasûlullah (s.a.v.) Hatice'den bahsetmişti. Babası Hatice'yi Efendimizle evlendirmek istemiyormuş. Hatice yiyecek içecek şeyler hazırlayıp babasını ve Kureyş'ten bir gurup insanı davet etmişti. Yiyip tâ sarhoş olana kadar içtiler. O zaman Hatice babasına "Muhammed beni istiyor beni onunla evlendir" dedi. O da onunla (s.a.v.)in evlenmesini kabul etti. Hatice de ona safran kokusu sürüp âdetleri üzerine ona elbise giydirdi. Babası ayılınca kendi üstündekilere baktıki güzel koku sürülüp bitmiş. Bunun üzerine bana ne oluyor?? dedi. Hz. Hatice de:
Beni Muhammed'le evlendirdin, cevabını verdi. O da "Ben seni Ebû Talibin yetimiyle evlendirdim ha! Ömrüme yemin olsunki hayır!" dedi. Haticede "Utanmıyormusun! sen benimle birlikte kendini sarhoş olmakla Kureyşin önünde akılsızmı yapmak istiyorsun," diye itiraz ederek sonunda buna babasını razı etti.[4]
Deliller bize Hatice'nin babasının alkolik olduğunu gösteriyor. Hatice babasının alkole olan zaafını çok iyi bildiği için babasını böylesine sinsi bir planla yola getiriyor.
Muhammed ve Hatice'nın evlilikleri "tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş" misali, bir tarafta sürekli ilgi isteyen Narsisist bir Muhammed, diğer tarafta ise mutluluğu başka insanları mutlu etmekte arayan bağlaşık kişi Hatice.
Referans;
[1]. Tabakât, 1/131
[2]. www.ankara.edu.tr/kutuphane/kriz_dergisi/c04_s2.pdf
[3]. www.ankara.edu.tr/kutuphane/kriz_dergisi/c04_s2.pdf
[4]. Müsned 1/213-214 Taberanî aynı îsnadla Kebirin'de nakleder Beyhakî De-lâilde aynı isnad ile kısa olarak nakleder. 2/72 Ancak Beyhakî yine 2/71-72, de bu hadiseyi başka bir isnad ile Ammar b. Yâsirden nakleder.
|